onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
47 kez görüntülendi
Sosyal Bilgiler kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

tarafından seçilmiş
 
En İyi Cevap

Osmanlı Devleti, fethedilen bölgelerde hukuki ve idari işlerin yürütülmesi için kadıları görevlendirirdi. Bu uygulamanın arkasındaki sebepler çeşitli faktörlere dayanır:

  1. Hukuki Temsil: Yeni fethedilen topraklarda hukukun uygulanması ve yerel halkın ihtilaflarının çözülmesi gerekiyordu. Kadılar, İslam hukukunu temsil ederlerdi ve bu nedenle hukuki işlerde yetkiliydiler.

  2. Yerel İdare: Kadılar aynı zamanda yerel yöneticiler olarak görev yaparlardı. İdari işlerde de sorumlulukları vardı ve toplumun günlük yaşamını düzenlemek için çalışırlardı.

  3. Bağımsızlık ve Yetki: Kadılar, padişahın mutlak yetkisine sahip vekiller olarak görev yaparlardı. Görev yaptıkları bölgede hiçbir makamdan emir almadan tamamen bağımsız biçimde hareket ederlerdi. Ancak yalnızca padişaha ve Divan’a karşı sorumluydular.

  4. Teftiş ve Denetim: Kadılar, diğer kadılar tarafından teftiş edilirdi. Bu, yolsuzlukları önlemek ve adaleti sağlamak amacıyla yapılırdı.

  5. Eğitim ve Nitelikler: Kadılar, medrese tahsili almış ve hukuk bilgisine sahip kişiler arasından seçilirdi. İyi bir eğitim almış olmaları, hukuki konularda doğru kararlar verme yeteneklerini artırırdı.

  6. Gelenek ve Uygulama: Osmanlılar, kadıları tanınmış kişiler arasından seçerek, İslam hukukunun uygulanmasını sağlamışlardır. Bu uygulama, beylik dönemlerinden itibaren varlığını sürdürmüştür.

Bu nedenlerle, Osmanlı Devleti’nin yeni fethedilen topraklarda hemen bir kadı ataması, hem hukuki ve idari düzenin sağlanması, hem de sosyal ve dini düzenin korunması açısından stratejik bir öneme sahipti. Bu uygulama, Osmanlı Devleti’nin genişlemesinin ve yönetiminin başarılı olmasında önemli bir rol oynamış olabilir. Ancak, bu konuda daha fazla bilgi için tarihçilerin ve akademisyenlerin çalışmalarına başvurmak en iyisi olacaktır.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...