onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
50 kez görüntülendi

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

tarafından seçilmiş
 
En İyi Cevap

Ortodoks Rum Patrikhanesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Rum Ortodoks cemaatinin dini liderliğinin yanı sıra, siyasi ve idari temsilciliğini de yapmaktaydı. Osmanlılar, farklı din ve mezheplere sahip gayrimüslim tebaalarını millet sistemi adı verilen bir yapı içinde yönetmekteydi. Bu sistemde her milletin başında bir din adamı bulunurdu. Rum Ortodoks milletinin başında ise patrik vardı. Patrik, Osmanlı padişahının onayıyla seçilir ve padişahtan berat alırdı. Patrik, sadece Rum Ortodoksların değil, diğer Ortodoks cemaatlerin de dini ve idari otoritesiydi. Patrikhane, Osmanlı Devleti’ne bağlı olmakla birlikte, geniş bir özerkliğe sahipti. Patrikhane, kendi yasalarını çıkarma, kendi mahkemelerini kurma, kendi vergilerini toplama, kendi okullarını açma gibi haklara sahipti. Ayrıca patrikhane, Osmanlı Devleti ile diğer devletler arasındaki ilişkilerde de rol oynamakta, özellikle Rusya ile olan ilişkilerde aracılık yapmaktaydı.

  1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ve Balkanlar’da milliyetçilik akımlarının güçlenmesiyle birlikte patrikhane, siyasi faaliyetlerini arttırmıştır. Patrikhane, Balkanlarda yaşayan Ortodoks halkların bağımsızlık hareketlerine destek vermiş, Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmalara katılmıştır. 1878 Berlin Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki toprakları büyük ölçüde azalmıştır. Bu durum patrikhanenin siyasi gücünü de etkilemiştir. Ancak patrikhane, İstanbul’da kalmaya devam etmiş ve Osmanlı Devleti’ne karşı muhalif tutumunu sürdürmüştür.

I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti yenilince İtilaf Devletleri tarafından işgal edilen İstanbul’da patrikhane, işgal güçleriyle işbirliği yapmıştır. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması ile patrikhane, Osmanlı Devleti’nden ayrılıp bağımsız bir kurum haline gelmiştir. Ayrıca patrikhane, İstanbul’un daimi olarak işgal altında kalmasını istemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ise Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak Sevr Antlaşması’nı tanımamış ve işgal güçlerine karşı mücadele etmiştir. 1922 yılında Büyük Taarruz ile Yunan ordusunu Anadolu’dan çıkaran Türk ordusu, Mudanya Ateşkesi ile İtilaf Devletleri’ni barış görüşmelerine zorlamıştır. Bu görüşmeler Lozan’da yapılmıştır.

Lozan Barış Antlaşması’na göre Ortodoks Rum Patrikhanesi’nin elinden siyasi yetkileri alınmasının nedeni şudur: Türkiye Cumhuriyeti, yeni bir devlet olarak kurulmuştur. Bu devletin temel ilkesi ulusal egemenliktir. Ulusal egemenlik ilkesine göre Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan herkes Türk vatandaşıdır ve eşit haklara sahiptir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nin uyguladığı millet sistemi ve patrikhanenin özerkliğini kabul etmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti, patrikhaneyi sadece bir dini kurum olarak tanımış ve onun siyasi ve idari yetkilerini kaldırmıştır. Ayrıca patrikhanenin seçimine Türkiye Cumhuriyeti’nin müdahale etme hakkını saklı tutmuştur. Lozan Barış Antlaşması’nda patrikhane ile ilgili şu hükümler yer almıştır:

  • Türkiye Hükümeti, İstanbul’da bulunan Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin dini faaliyetlerine saygı gösterecektir. Ancak patrikhane, Türkiye Hükümeti’nin izni olmadan hiçbir siyasi veya idari yetki kullanamayacaktır. Patrikhane, Türkiye Hükümeti’ne karşı herhangi bir muhalefet gösteremeyecektir.
  • Patrikhane, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rum Ortodoksların dini liderliğini yapacaktır. Patrikhane, Türkiye dışındaki Ortodoks cemaatlerle ilişki kuramayacaktır.
  • Patrik seçimi, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rum Ortodoks din adamları tarafından yapılacaktır. Seçilen patriğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve Türkiye Hükümeti tarafından onaylanması şarttır.
  • Patrikhane, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun olarak kendi mali işlerini yürütecektir. Patrikhane, Türkiye Hükümeti’nden izin almadan hiçbir mal alıp satamayacak veya bağış kabul edemeyecektir.

Bu hükümler, Lozan Barış Antlaşması’nın 42. maddesinde yer almaktadır. Bu maddede ayrıca Ermeni Patrikhanesi ve Yahudi Hahambaşılığı ile ilgili benzer hükümler de bulunmaktadır.

Lozan Barış Antlaşması ile Ortodoks Rum Patrikhanesi’nin elinden siyasi yetkilerinin alınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenliğinin bir gereği olarak görülmelidir. Bu antlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti, kendi topraklarında yaşayan herkesin eşit haklara sahip olduğunu ve hiçbir azınlığın ayrıcalıklı olmadığını ilan etmiştir. Bu antlaşma ile aynı zamanda Sevr Antlaşması’nın haksız ve hukuksuz hükümleri de ortadan kaldırılmıştır.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...