onlineodev.com`u daha etkin ve verimli kullabilmeniz için, yandex.com.tr, bing.com, yahoo.com gibi arama motorlarını kullanmanızı tavsiye etmektedir.
38 kez görüntülendi
Türk Dili ve Edebiyatı kategorisinde

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

Türk halk edebiyatı ürünlerini değişik kaynaklardan elde ediyoruz. Her ulus gibi Türk ulusunun da yazısı ve yazılı edebiyatı yokken, bugün edebiyat adı altında değerlendirdiğimiz ürünlerin görevlerini üzerine alan yaratmaları vardı. Bunlar çok uzunca bir süre sözlü kaynaklarla taşına geldiler. Bu ürünlerin yazıya geçirilmeleri aşağı-yukarı 7. yüzyıldır. Ağıtlar, kısaltılıp yoğunlaştırılarak mezar taşlarına; hakanların, ünlü kişilerin büyük işlerinin anlatıları ise anıtlara kazılarak halk yaşamının izleri halk edebiyatı ürünleriyle birlikte yazılı hale getirilmeye başlanmıştır. Bu bakımdan, halk edebiyatının kaynaklarına eğildiğimizde yazılı ve sözlü olmak üzere iki kaynak karşımıza çıkar.

Sözlü Kaynaklar

Halk edebiyatının masal, tekerleme, ninni, mani, fıkra, bilmece, atasözü, beddua, vb. gibi sözlü ürünlerinin çok büyük bir bölümü özellikle ileri yaşlardaki insanlarımızdan elde edilen ürünlerdir. Bu yaşlı insanlar, dedelerinden, ninelerinden ya da anne-baba ve o çevredeki yaşlı kimselerden duydukları bu ürünleri yeni bir kuşağa aktarmada önemli bir kaynaktır. Halk bilim ve halk edebiyatı araştırmacıları bu yaşlı kaynaklardan derledikleri metinleri yazılı hale getirerek halk edebiyatı kaynağını zenginleştirirler. Ayrıca çeşitli yörelerimizde, radyo, gazete ve televizyon gibi görsel- işitsel iletişim araçlarının yaygın olmadığı dönemlerde, halkın başlıca eğlence ve bir anlamda da eğitim kaynağı olan bu ürünler anlatıcı ve sorucularının, bugün sayıları giderek azalsa da, belleğinde yer etmiştir. Bu usta anlatıcıların yanı sıra halk ozanları, özellikle de saz şairleri sözlü halk edebiyatı ürünlerinin günümüze taşınmasında başlıca kaynaklardır.

Yazılı Kaynaklar

Halk edebiyatımızla ilgili yazılı kaynaklar oldukça çeşitlidir. Şöyle bir sıralayacak olursak bunların başlıcaları şunlardır:

Orhun Abideleri : Türk kültürü ve edebiyatıyla ilgili yazılı kaynakların en eskisini Türk gelenek ve adları konusunda bilgiler taşıyan ve 8. yüzyılda dikilen Orhun Abideleri oluşturmaktadır.

Divânü Lûgati’t -Türk: Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072 tarihinde yazımı tamamlanan bu sözlük, Türk halk edebiyatının değişik türlerinden örnekler taşıması bakımından önemli bir kaynaktır.

Sûrnameler: Düğünlerden, şenliklerden, eğlencelerden, halk sporlarından söz eden çoğunlukla minyatürlü yazma yapıtlardır. Halk tiyatrosu, halk eğlenceleri yönünden zengin bilgi kaynaklarıdır.

Menâkıpnâmeler, vilâyetnâmeler: Halk kültüründe eren ve evliya gibi üstün bir değeri olan Sarı Saltuk, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Mevlana gibi kişilerin yaşamlarını anlatan yapıtlardır.

Falnâmeler: Gelecekten haber verme konusunda inanışları ve uygulamaları içine alan yazma yapıtlardır.

Mesnevîler: Halk hikayeleri, fıkraları yönünden çok zengin kaynaklardır. Divan şairlerinin halk hikayelerini mesnevi şeklinde işlemeleriyle oluşmuşlardır. Örneğin Mevlana’nın ünlü Mesnevisi, halk hikayeleri ve fıkralar bakımından çok zengin bir kaynaktır.

Cönkler : Halk edebiyatımızın en önemli yazılı kaynaklarını cönkler oluşturmaktadır. Birer defter olan cönkler alttan yukarıya doğru, uzunlamasına açılan ve okuma-yazma bilen bir halk edebiyatı gönüllüsü tarafından düzenlenmiş kaynaklardır. Cönkler tek bir halk edebiyatı türü üzerine düzenlenmemişlerdir; tam tersine destanlar, koşmalar, ağıtlar, türküler, atalar sözü, maniler, fıkralar, masallar gibi halk edebiyatı ürünleri bakımından oldukça zengin ürünleri bir arada bulundurmaktadır. Bu bakımdan, bu kaynaklarda halk edebiyatının bütün ürünlerini bulmamız olasıdır.

Soru da bilgiden doğar, cevap da 

Hz. Mevlana

...